Bağlanma kısaca, bebek ve bakımını sağlayan kişi arasında oluşan duygusal, sözel olmayan ilişkidir. Bebeğin birincil ihtiyaçlarını karşılama aracıdır. Bu bağ bebeklik zamanında kurulsa bile herhangi bir yaşta ya da herhangi bir zamanda da oluşturulabilir. Bebeğin anneyle veya bakım vereni ile olan ilişkisi, gelecekteki zihinsel, fiziksel, sosyal ve duygusal sağlıkları üzerinde çok büyük bir etkiye sahiptir. Bu ilişkinin gücü çocuğun hem okulda hem de yaşamda ne kadar iyi olacağının ana belirleyicisi sayılmaktadır. Bağlanma, bebeğin erken sosyal deneyimi, başkaları ile istikrarlı ilişkiler kurma yeteneği üzerinde kalıcı bir etkiye sahip olabilir.
Bağlanma modeli aynı zamanda bebeğin ilk baş etme sistemini sağlamasıdır; bebeğin gelişmekte olan zihninde, zor anlarda rahatlatıcı bir varlık olarak çağrılabilen annenin (bakım veren) zihinsel bir temsilini kurar ve böylece endişe duymadan annesinden (bakım veren) ayrılmasına ve etrafındaki dünyayı keşfetmeye başlamasına izin verir.

İnsan hayatı için bağlanmanın üç temel işlevi vardır ;

⦁ Dünyayı keşfederken dönülebilecek güvenli bir liman olma,
⦁ Fiziksel gereksinimleri karşılama,
⦁ Hayata dair bir güvenlik duygusu getirebilme şansı.

” BOWLBY BAĞLANMA KURAMI ”

Londra’da üst orta sınıf bir ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya gelen John Bowlby, psikoloji  eğitimini Trinity Üniversitesinde aldı. Melanie Klein’in öğrencisi olarak psikanaliz eğitimi almıştır.  Psikanalitiğin çocuk gelişiminde açıklayamadığı bağlanma etkilerini farklı yöntemlerle açıklamaya çalışmış, sonunda evrimsel temellerle bağlanma kuramını (attachment theory) ortaya atmıştır. Bowlby (1982) davranışsal sistemleri, yakınlık arayışı (bağlılık) ile hayatta kalmak ve tehlikeden uzak olmak için doğuştan gelen evrimsel mekanizmalar olarak tanımlamaktadır.

Bowlby bağlanma kuramı ile ilgili çalışmalarına, 1960 Tavistock Kliniği’nde tanıdığı ve sevdiği kişilerden ayrılmak zorunda kalan küçük çocukların kişilik gelişimi üzerinde bu durumun etkilerini incelemesiyle başlamıştır. Bowlby tarafından tanımlanan bağlanma kuramı Ainsworth ve arkadaşları tarafından daha sonra geliştirilmiştir.
Bowlby kuramına, birincil bakımı (anne) sağlayan kişiyle çeşitli zaman aralıklarında ayrı kalan bebeklerin davranışlarını gözlemleyerek oluşturmaya başlamıştır. Anneden ayrı kalan bebek bu duruma bir dizi duygusal tepki göstermektedir. Dolayısıyla Bağlanma Kuramı bebek ve anne arasında kurulan duygusal zincirin fonksiyonlarıyla ilgilidir ve bağlanma kuramı temel olarak bu zincirin, çocuğun benlik kavramının oluşumu ve sosyal dünya hakkındaki görüşlerinin gelişimi üzerindeki etkilerine odaklanmıştır. Buna göre bebeğin bağlanma davranışları, amaçları doğrulayan bir davranışsal sistemle kontrol edilmektedir. Bu sistemde onu koruyan ve gözeten bir yetişkine (anneye) yakınlığını sürdürmeye dair amaçlar yer alır ve çocuğun güvende olması ile hayatta kalmasını destekleyen biyolojik bir fonksiyon taşır. Dolayısıyla biyolojik temelli bağlanma sistemi, yaşam döngüsü boyunca koruma ve bakımın evrimsel fonksiyonunu yerine getirir. Bowlby’a göre bazı kişilerle yakın-sıcak ilişki ihtiyacı insan doğasının temel bir boyutudur. İnsanda gözlemlenen bağlanma ihtiyacı, yeni doğmuş çocuğu çevresel tehlikelerden korumaya yönelik biyolojik ve sosyal bir süreçtir.

BAĞLANMA TARZLARI

Kurama göre çocuk ve bakım vereni arasında üç tür bağlanma şekli vardır. Bunlar; Güvenli Bağlanma, Güvensiz/Kaygılı Kaçınmacı Bağlanma ve Güvensiz/Kaygılı Dirençli Bağlanmadır.
Güvenli Bağlanma tarzında güven esastır ve sağlıklı bir bağlanma türüdür. Bu bağlanma da çocuk kendini güvende hisseder, bağlandığı kişi yanında olmayınca huzursuzlanır fakat tekrar yanına geleceğini bilir ve o geldiğinde neşelenir. Güvenli bağlanma deneyimleyen çocuklar, yetişkinlik hayatlarında daha uzun ve güven temelli romantik ilişkiler yaşayabilir, öz güvenleri daha yüksek olur, sosyal ilişkileri kuvvetli olur, yakın sosyal ilişkilerden keyif alır, duygularını ve düşüncelerini insanlarla paylaşmakta daha rahat davranırlar.
Güvensiz/Kaygılı Kaçınmacı Bağlanma anne çocuğa karşı mesafeli olur ve onun yakınlaşma çabalarına karşılık vermez. Bu durumda zamanla çocuk anneyi yok saymaya başlar. Yabancı birisi ve annesi arasında tercih yapması istendiğinde tepkisiz kalır. Annesi yanından ayrılıp tekrar yanına geldiğinde ise yine tepkisiz kalır ve çevreyle ilgilenmeyi tercih eder. Bu bağlanma türünde ki çocuklar, yetişkinlik hayatlarında yakın ilişki kurmakta bir hayli zorlanır. İlişkilerine duygusal yatırım yapmaktan kaçınır ve ayrılık olduğunda olumsuz duyguları çok az hisseder. Ayrıca yakınlarını zor zamanlarında tam anlamıyla desteklemekte , duygu ve düşüncelerini partnerine ifade etmede güçlük yaşar.
Güvensiz/Kaygılı Dirençli Bağlanma anne çocuğun ihtiyaçlarını karşılamada geç veya kararsız kalır. Bu durum sonucunda güvensiz çocuk tipi ortaya çıkar. Bu çocuklar bağlandıkları kişiden ayrı kalınca huzursuzlaşır ve strese girerler. Anneleri yanına geldiğinde ise kolaylıkla sakinleşmezler. Yabancılara karşı oldukça şüpheci olan bu çocuklar yabancılarla iletişime geçmeyi reddeder. Bu çocuklar ilerleyen yaşlarda başkalarına aşırı şekilde bağımlı olurlar ve yabancılarla iletişim kurmakta zorlanırlar. Sevgilerinin karşılıksız kalması onları çok tedirgin eder.

Bağlanmanın birincil amacı bebeğin hayatta kalması ve sağlıklı gelişimidir ancak bağlanma şekli hayatın ileriki zamanlarında  da etkilidir. Bağlanma, kelimenin tam anlamıyla birçok alanda daha sonraki davranışları organize eden beyindeki nöron gelişimi üzerinde etkili ve kalıcı sonuçlara sebep olabilir. Hayatın getirdiği doğal ayrılık ve bağlanma anksiyetesinde son derece belirleyici çocukluktan gelen şablonlar olarak karsımıza çıkar.

Romantik ilişkilerde, arkadaşlıkta kısacası tüm ilişkilerde bağlanma etkilerini sürekli görebiliriz. Psikoterapist ve danışanın ilişkisinde dahi bu geçmiş ilişkilerin izleri görülebilir. İşlevsel olmayan bağlanma şekilleri, bütün hayat boyunca korku verici ve yorucu etkiler bırakabilir. İyi bir psikoterapi süreci neredeyse her zaman insanın bağlanma modelleri üzerinde çalışır ve özgüven duygusunun temelini oluşturur.

Yorum Bırak

Your email address will not be published.

Hoşuna Gidebilecek Olan Yazılar

Read More