Genel Öne Çıkan Psikoloji

Yeni Çağın Yeni Derdi: Edinilmiş Dikkat Eksikliği Sendromu 


Dijital Çağın Dayanıksız Zihinleri –

Dr. Ali Hilmi Yazıcı

 

Artık her yerde, her an avucumuzun içinde tüm dünyanın bilgisi tüm dünyanın eğlencesi, bir-iki parmak hareketiyle ansızın ulaşabileceğimiz kadar yakın.

Bildirimler, kısa videolar, dijital oyunlar, sosyal medyadan sürekli önümüze düşen her biri birbirinden ilginç ve canlı uyaranlara maruz kalmak bir yaşam şekli haline geldikçe beynimiz bu yeni çağa uyum gösterme çabası ile birçok nörobiyolojik düzenleme yapmaktadır.

Biliyoruz ki ekrandaki ışıltılı alemden kendimizi alıkoyamadıkça “ekran bağımlılığına” savruluyor birçoğumuz.  Ama beynimizi ve hayatımızı sadece esir almakla da kalmıyor, belki daha az ilgi çekse de hayatımıza getirdiği bir başka zihin harabiyeti daha var:  Artık dikkatimiz ve sabrımız asla eski zamanlardaki gibi değil !  İnsanın içinde yaşadığı dünya ile kurduğu ilişkinin en kritik aracı “dikkat becerisi” tehlike altında.

Kullanılmayan ve hatta gerektiğinde zorlanılmayan tüm yeteneklerimiz gibi dikkatimiz da cılızlaşıyor.

Oysa DİKKAT her şeydir.

Dikkat Nedir ?

Dikkat en basit anlamıyla insanın zihinsel gücünü tekil ya da en az sayıda ama gerekli ve değerli unsurlara yoğunlaştırması demektir.

Hem aktifleştirici hem de filtreleyici bir bilişsel süreçtir. Bu süreç; duyusal girdileri algılama, bilgiye erişim, planlama, problem çözme, tepki verme ve içsel deneyimi düzenleme işlevleriyle yakından ilişkilidir.

21. yüzyılın dijital dönüşümü, insan beyninin dikkat sistemine yönelik hiç olmadığı kadar güçlü bir uyarıcı akışı başlatmıştır.

Özellikle akıllı telefonlar, sosyal medya platformları ve çoklu ekran kullanımı, bireylerin dikkat süreçlerini sürekli olarak bölmekte, yeniden yönlendirmekte ve bir tür “kronik tetikte olma” hali yaratmaktadır.

Bu yeni dikkat dinamiği, geleneksel dikkat eksikliği tanımlarıyla birebir örtüşmeyen ama klinik tabloda önemli sorunlara yol açan yeni bir bozulma biçimini gündeme getirmiştir: Sonradan Edinilmiş Dikkat Eksikliği (Acquired Attention Deficit) problemi.

Ekran Kullanımı Dikkat Becerisini Nasıl Kötüleştiriyor ?

Yoğun ekran kullanımına bağlı dikkat eksikliği beyinde aşağıdaki etkilerle ortaya çıkmaktadır.

1. Beynin Önlob İşlevlerinin Kötüleşmesi

Beynimizin ön lobu, Prefrontal korteks (PFC), beynin dikkat toplama, dikkat süresini koruma, farklı görevlere geçiş yapma ve ani tepkileri kontrol etme gibi yürütücü işlevlerinden sorumlu ana bölgesidir.

Ekran başında fazla zaman geçirmek —özellikle hızlı ve dikkat çekici içeriklere sürekli maruz kalmak— bu bölgenin çalışma şeklini olumsuz etkilemektedir. Beyin, sürekli yeni uyarıcılara maruz kaldığında “anlık dikkat” moduna alışır ve daha uzun süre odaklanmayı gerektiren işlerde zorlanmaya başlar.

 

Bu durum, özellikle dorsolateral prefrontal korteks adı verilen bölgede sinir hücreleri arasındaki bağlantıların zayıflamasına yol açabilir (Christakis, 2004; Lillard & Peterson, 2011).

2. Beynin Ödüllenme Sisteminin Kötüleşmesi (Dopamin Üzerinden)

Dijital ekranlar (özellikle sosyal medya ve oyunlar) dopamin salınımını artıran ödül uyaranları içerir. Bu, beynin ventral tegmental alan (VTA) nucleus accumbens prefrontal korteks aksını aktive eder.

Ancak bu sistemin sürekli uyarılması, zamanla doğal dopamin salınımını duyarsızlaştırır. (desensitize eder, hedonik adaptasyon). Yani birey artık sadece güçlü uyaranlara dikkat verebilir hâle gelir. Sıkıcı, zaman alan ve geç netice veren zihin faaliyetlerini sürdürmek neredeyse imkansız hale gelebilir.

Dopamin reseptörlerinde (özellikle D2) regülasyon bozulur; bu da dikkat süresinin azalmasına ve dürtüselliğin artmasına neden olur.

3.Beynin Arka Dikkat Ağı’nın Bozulması (Posterior Attention Network)

Parietal lob ve talamus gibi bölgelerin yer aldığı bu ağ, dikkat odağını seçme ve yönlendirme (selective attention) işlemlerinde görev alır. Aşırı ekran uyarımı, bu sistemin aşırı çalışmasına ve sonra tükenmesine yol açabilir. Bu da özellikle görsel dikkatin dağılmasına neden olur.

4. Varsayılan Mod Ağında Yorgunluk (Default Mode Network – DMN)

DMN, zihnin dinlenme hâlindeyken aktif olan ve içsel düşünce, hayal kurma gibi süreçleri yöneten bir ağdır.

Aşırı ekran kullanımı DMN’in baskılanmasına ve beynin içsel dikkat yetisinin zayıflamasına yol açar. Sonuç: Kişi kendi içsel süreçlerine odaklanmakta zorlanır. Otobiyografik bellek, gelecek planları yapmak ve geçmiş olayları yeniden kurgulamak çok daha zor bir görev halini alabilir. Dikkatin insanın kendi haline, iç dünyasına dönük boyutu zedelenir. Zihnini kısa bir süre daha kendi halinde bırakamayan, aşırı ekran kullanımından kendisini alıkoyamayan bireylerde insan zihninin bu eşsiz yeteneği körelecektir.

5. Uyku Kalitesinde Bozulmaya Bağlı Dikkat Bozuklukları

Ekrandan yayılan mavi ışığa maruz kalmak, melatonin üretimini baskılar ve uykunun sirkadiyen ritmi bozar. Bu da dikkat süreçlerini yöneten prefrontal sistemlerde fonksiyon kaybına yol açar.

Uyku yoksunluğu, dikkat performansında dramatik azalmaya yol açar (Durmer & Dinges, 2005)

Özellikle yatağa gitmeden son 2 saat içinde yoğun ekran kullanımı uyku uyunsa bile uykunun canlandıran ve beyni tazeleyen etkisini azaltır. Kalitesiz uyku dikkat yeteneğimizin en kötü düşmanıdır !

Aşırı Ekran Kullanımının Beyin Üzerindeki Etkisinin Görüntüleme Bulguları

Gelişen hassas beyin görüntüleme yöntemleri ile yapılan araştırmalarda fonksiyonel MR ile aşırı ekran kullanan bireylerin prefrontal kortekste gri madde yoğunluğunun azaldığı (Kühn & Gallinat, 2015) ve beyaz madde bağlantılarının zayıfladığı gösterilmiştir. Bu bulgular özellikle gelişim çağındaki genç bireylerin zihin melekelerinde kalıcı hasarların ortaya çıkabileceğini düşündürmektedir.

Nörogelişimsel Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite ile Edinilmiş Dikkat Eksikliğinin Ayrımı

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) görece yaygın toplumda % 5-10 oranlarında görülen ve çocukluktan itibaren belirtilerini gösteren bir nöropsikiyatrik rahatsızlıktır. Sürekli ve yaygındır, hiperkativite eşlik eder, ekran kullanımından bağımsızdır ve ilaç tedavilerine çok iyi yanıt verir.

Edinilmiş Dikkat Eksikliği sorunu henüz bilimsel kanıtların ve araştırmaların yeterli düzeyde olmadığı görece yeni bir tablo olduğu için kendi başına bir psikiyatrik tanı niteliği kazanmamıştır.

Günümüzde bir çok insan uyaran bombardımanı altında, süreki ekranlardaki güçlü ve baştan çıkarıcı bildirimlerin etkisinde dalgın, unutkan ve çevresindeki değişkenleri algılayamacak kadar kayıp (absent) bir zihin bulutunda yaşamaktadır. Saatler sonra olumlu geri-dönüşlerin alınacağı, çaba gerektiren zihin işlevlerini kaybetmiş gibi görünmektedir. Saatlerce kitap okumak, karmaşık ve derin bir filmi izlemek, sohbetlerimizde cümlelerimizin satır aralarını okuyabilmek ne yazık ki nadir karşılaşılan bir meziyet haline geldi.

Beyin görüntüleme yöntemleri denetimsiz ekran kullanımının beyin dokusunda değişiklikler yaptığını, bunun ne kadarının geri-dönüşümlü olup olmadığını bilmediğimize işaret ediyor. Özellikle gelişim süreci devam eden genç beyinlerin kalıcı zihin tembelliği ya da cılız dikkat becerileri hayatlarını sürme riski altında olduğunu söyleyebiliriz.

Avuçlarımızdaki çeldiricilerle dolu ekranlar yaşadığımız dünya yolculuğundan hayatı duyumsamanın, algılamanın ve elbette ki deneyimlemenin en kıymetli zihin aracını dikkatimizi bozuyor.

Hoşuna Gidebilecek Olan Yazılar

Read More