Bağımlılık Genel Klinik Öne Çıkan

Biriktirme Bozukluğu: Fark Edilmeyen Yük ve Uzun Süreli Mücadele

Biriktirme bozukluğu (Hoarding Disorder), son yıllarda psikiyatri ve psikoloji alanında giderek daha fazla dikkat çeken bir ruh sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. DSM-5’te (2013) ayrı bir bozukluk olarak tanınan biriktirme bozukluğu, kişinin işlevselliğini ciddi şekilde etkileyen ve maddi nesneleri aşırı bir şekilde biriktirme eğilimiyle karakterize edilen bir bozukluktur. Bu bozukluğun altında yatan psikolojik, biyolojik ve çevresel faktörler ve tedavi süreçleri üzerine yapılan araştırmalar, bozukluğun anlaşılmasına önemli katkılar sağlamaktadır.

Biriktirme Bozukluğunun Psikopatolojik Temeli Üzerine

Biriktirme bozukluğu, Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) spektrumunda yer alsa da, kendi içinde farklı belirtilerle tanımlanmaktadır. Biriktirme davranışı, çoğunlukla kişinin nesneleri atma ya da onlardan kurtulma konusunda yaşadığı aşırı kaygı ile ilişkilidir. Frost ve Hartl’ın geliştirdiği biriktirme modeline göre, bu bozukluk üç temel bileşenden oluşur: nesneleri aşırı toplama, bu nesneleri elden çıkaramama ve çevresel düzensizlik. Bu model, biriktirme davranışının arkasında yatan bilişsel işlev bozukluklarını ve duygusal süreçleri anlamamıza yardımcı olmaktadır.

Biriktirme Bozukluğunun Nedenleri

Biriktirme bozukluğunun nedenleri üzerine yapılan araştırmalar, genetik yatkınlık, travmatik yaşam deneyimleri, kişilik özellikleri ve bilişsel işlev bozuklukları gibi bir dizi faktöre işaret etmektedir. Biriktirme bozukluğu olan bireylerde bilgi işlem süreçlerinde, özellikle karar verme ve kategorize etme gibi alanlarda sorunlar yaşandığını öne sürülmektedir. Buna ek olarak, travmatik deneyimlerin biriktirme davranışını tetikleyebileceği bilinmektedir. Travma sonrası, bireyler kayıplarını telafi etmek amacıyla nesnelere daha fazla bağlanabilirler. Genetik faktörler de biriktirme bozukluğunun gelişiminde önemli bir rol oynayabilir. Biriktirme davranışının aile üyeleri arasında yüksek oranda görüldüğü ve genetik yatkınlığın olası bir neden olabileceği gösterilmektedir. Ayrıca, belirli kişilik özellikleri de bu bozukluğa zemin hazırlayabilir. Mükemmeliyetçilik, yüksek kaygı düzeyi ve düşük benlik saygısı, biriktirme bozukluğuna sahip kişilerin kişilik özelliklerinde karşımıza çıkmaktadır.

Tedavi Yöntemleri

Biriktirme bozukluğuna sahip hastaların iç görüsü yoktur, biriktirme davranışlarının kendilerini ve çevrelerindekileri ne kadar yorduğunun farkında değildir ve bu durumun yarattığı tehlikeyi göremezler. Bu nedenle tedavi süreci zorlu olabilir ve genellikle uzun süreli müdahaleler gerektirir. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bu bozukluk için en yaygın kullanılan tedavi yöntemlerinden biridir. BDT’nin biriktirme bozukluğu olan bireylerin nesneleri atma konusunda yaşadıkları zorlukları aşmalarına yardımcı olabileceği ve çevrelerinde daha düzenli bir yaşam kurmalarına katkı sağlayabileceği vurgulanmaktadır.

BDT’nin, bireylerin nesnelere olan aşırı bağlarını sorgulamaları ve bu bağın altında yatan irrasyonel düşünceleri değiştirmeleri için stratejiler sunduğu bilinmektedir.

Farmakolojik tedavi yöntemleri de tedavi sürecine destek olabilmektedir. Özellikle serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) gibi ilaçlar, obsesif-kompulsif bozuklukta olduğu gibi biriktirme bozukluğu olan bireylerde de olumlu sonuçlar verebilmektedir. Ancak ilaç tedavisinin, tek başına yeterli olmadığı ve BDT gibi psikoterapötik yaklaşımlarla birleştirilmesi gerektiği yadsınamaz bir gerçektir.

Sonuç

Biriktirme bozukluğu, bireylerin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen karmaşık bir ruhsal bozukluktur. Psikopatolojik temelleri, genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerle şekillenen bu bozukluk, etkili tedavi yöntemleriyle yönetilebilmektedir. Ancak bu bozukluğa sahip bireylerin çoğu, kendi durumlarının farkında değildir. Biriktirme davranışlarının hem kendileri hem de çevreleri üzerinde yarattığı olumsuz etkileri algılamadıkları gibi, eşyaları atmamanın tamamen normal bir davranış olduğunu düşünürler. Bu içgörü eksikliği, tedavi sürecini daha da zorlaştırmaktadır.

Kültürel etkiler de bu duruma kucak açarak biriktirme davranışını teşvik edebilir; bazı toplumlarda geçmişi muhafaza etme, her şeyin ileride bir gün işe yarayabileceği düşüncesi, biriktirmeyi normalleştirir. Bu durumda, biriktirme bozukluğu olan bireyler tedaviye kendi istekleriyle başvurmazlar, çünkü kendilerine göre bir sorun yoktur. Çoğu zaman, yakınları tarafından zorlu ve uzun ikna çabaları sonucunda tedaviye yönlendirilirler. Bilişsel Davranışçı Terapi, bu bozukluğun tedavisinde en etkili yaklaşımlardan biri olarak öne çıkmaktadır.

Biriktirme bozukluğu üzerine yapılan araştırmaların artması, bu alanda daha etkili müdahalelerin geliştirilmesine ve bireylerin yaşam kalitesinin iyileştirilmesine katkı sağlayacaktır.

En Fazla Biriktirilen Nesneler:

  1. Gazeteler ve Dergiler: Biriktirme bozukluğu olan kişiler, gelecekte bu materyallere ihtiyaç duyacaklarına inanarak eski gazete ve dergileri saklarlar. Bu, evin içinde yığınlarca kağıt birikmesine neden olabilir.
  2. Giysiler: Kişiler giymedikleri, kullanmadıkları ya da artık uymayan giysileri elden çıkarmakta zorlanırlar. Giysi biriktirme, çoğu zaman “bir gün kullanırım” düşüncesiyle yapılır.
  3.  Plastik Kaplar ve Poşetler: Yeniden kullanılabileceğini düşünerek bu tür günlük eşyaları biriktirmek yaygındır. Geri dönüştürülebilir ürünler dahi çoğu zaman biriktirilir.
  4. Ev eşyaları: Eski mutfak eşyaları, elektronik aletler, kırık ya da bozulmuş objeler, işlevselliğini kaybetmiş olsalar da biriktirilir.

En İlginç Biriktirilen Nesneler:

  1. Evcil Hayvanlar: Bazı kişiler, aşırı sayıda evcil hayvan biriktirirler. Bu duruma “hayvan biriktirme” denir ve genellikle hayvanların uygun bakımını sağlayamamakla sonuçlanır. Kişi, hayvanların sayısının farkına varmaz ve hem hayvanlar hem de birey için sağlıksız bir yaşam ortamı oluşur.
  2. Yemek Artıkları ve Bozulmuş Yiyecekler: Bazı biriktirme bozukluğu olan kişiler, bozulmuş ya da yenmeyen yiyecekleri atmakta zorlanabilirler. Bu da evde kötü koku, böcek istilası ve hijyen sorunlarına yol açar.
  3. Çöpler: Biriktirme bozukluğu olan bireyler bazen tamamen değersiz, işe yaramaz ya da çöp olarak kabul edilen nesneleri bile biriktirirler. Bu durum, ciddi hijyen ve sağlık sorunlarına yol açabilir.
  4. Eski Teknolojik Aletler: Kullanılamaz durumda olan cep telefonları, bilgisayarlar, televizyonlar gibi eski teknolojik cihazlar, “bir gün tamir ederim” ya da “parçaları işime yarar” düşüncesiyle saklanabilir.
  5. Faturalar ve Makbuzlar: Geçmişe dair bir tür kontrol hissi nedeniyle birçok kişi yıllar öncesine ait faturaları, makbuzları ya da banka ekstrelerini atmak istemez.

Bu tip biriktirme davranışları, genellikle bireyin duygusal bağ geliştirdiği ya da potansiyel kullanım değeri gördüğü nesnelere dayalıdır. Fakat çevreyi ve sağlığı tehlikeye atan boyutlara ulaşabilir.

Biriktirme bozukluğu, bireylerin ve toplumun göz ardı edemeyeceği önemli bir ruh sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Hem bireysel hem de çevresel riskler taşıyan bu bozukluk, zamanında ve etkili müdahalelerle yönetildiğinde, bireylerin yaşam kalitesi önemli ölçüde iyileştirilebilir. Bu nedenle, biriktirme bozukluğuyla mücadele sadece bireyin değil, aynı zamanda aile üyelerinin ve toplumun da aktif çabasını gerektirir. Erken farkındalık ve müdahale, bu zorlu süreci daha yönetilebilir hale getirmenin anahtarıdır.

Psikolog İrem Uysal

Kaynakça

American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). American Psychiatric Publishing.

Bienvenu, O. J., Samuels, J. F., Riddle, M. A., Cullen, B. A., Grados, M. A., Fyer, A. J., Nestadt, G. (2011). The relationship of obsessive-compulsive disorder to possible spectrum disorders: Results from a family study. Biological Psychiatry, 48(4), 287-293.

Frost, R. O., & Hartl, T. L. (1996). A cognitive-behavioral model of compulsive hoarding. Behaviour Research and Therapy, 34(4), 341-350.

Mataix-Cols, D., Fernández de la Cruz, L., Nordsletten, A. E., Micali, N., & Pertusa, A. (2013). A multilevel meta-analysis of cognitive-behavioral therapy for hoarding disorder: Clinical outcomes and moderators of treatment response. Journal of Clinical Psychiatry, 74(5), 475- 482.

Tolin, D. F., Frost, R. O., & Steketee, G. (2008). An open trial of cognitive-behavioral therapy for compulsive hoarding. Behaviour Research and Therapy, 45(6), 1461-1467.

Hoşuna Gidebilecek Olan Yazılar

Read More